13 Aralık 2016 Salı

UYAN EY KARDEŞİM

Kendimi bildim bileli ne Gazi Mustafa Kemal'e ne memleketime ne Türk'üme ne de Türklüğüme laf ettirmedim. Ettirmem de!
Ama gelin görün ki vatanımın, şu yüce vatanımın her bir karış toprağına ayak basmış soysuz itler! İşin daha da komik tarafıysa bu kansızların karşısında yer alması gereken Türk Milleti, benliğini kaybetme noktasında olduğunun dahi farkına varmadan hala sözde barış özde kan isteyen, taharet musluğu dahi görmemiş, etraflarında sadece sineklerin -leş kokusundan- pervane olduğu soysuzlarla barış yapmak derdinde ve büyük bir yanlışa düşerek kendi öz vatanını paylaşabileceğini düşünmekte.
Sahiden 'insan' şaşıp kalıyor böylesi bi' vaziyette!
Ben bir asker kızı olarak doğdum. Bu vatana canını verebilecek yüce insanların içinde büyüdüyseniz ne yapmanız gerektiğine karar vermek pek de zor olmuyor, doğru. Ama her gelen haberle birlikte bir annenin feryadıyla harlanıyor acınız! Birlikte pikniğe gittiğiniz, doğum günlerinizde hediye beklediğiniz, akşam yemeğinde sofraya onlarsız içiniz rahat oturmadığınız bir ailenin artık eksik olduğunu bilmek, arkadaşınızın "baba!" haykırışlarınızın cevapsız kalacağını bilmek...
O acıyı "Ya benim babama da bi' şey olsaydı!" düşüncesiyle taaaa en içinizde hissetmek...
Zordur bu ulu vatan uğruna canını ortaya koymuş bir babanın evladı olmak. Zordur çünkü şark göreviyle gittiğiniz yabancı bi memlekette yaşamayı öğrenirsiniz. Pek de şanslı değilseniz -ki bu camiada şanslı olmak pek sık rastgelinir bir şey değildir- vatanı olmayan kansızlar doludur çevrenizde. Başbuğ Mustafa Kemal'e, şu uğruna nice acılar çektiğiniz vatanınıza, göndere çekilen kan kırmızısı bayrağınıza laf eder bu kanı bitlenmiş soysuzlar!
Çünkü bilmezler
Vatanın ne kadar yüce olduğunu!
Bilmezler
Şu al al dalgalanan bayrağın kudretini!
Bilmezler
Verilen şehitlerin ne kutsal olduğunu!
Peki ya sen benim soydaşım? Nedir sendeki bu duyarsızlık?! Bu vatansızlar senin vatanına, birliğine, dirliğine göz dikmişken nasıl uyuyorsun için rahat? Senin askerin, senin polisin sokak ortasında, eşinin yanında haince vurulurken; son duyduğu ses daha beş yaşına basmamış ufacık çocuğunun çığlığıyken ne bu vurdumduymazlık?!
Senin evladın okuduğu üniversitenin kampüsünde dahi şehit edilirken, sen! Sen ne yapıyorsun güzel kardeşim?
Şu cennet vatanının kıymetini anlayabilmen için kaç annenin feryadı yaksın ciğerimizi, kaç çocuk ağlasın babasını son görüşüne, kaç kadın ağlasın eşine, abisine?!
Ah ulan beyinsiz kardeşim
VATAN SENİN
BAYRAK SENİN
MİLLET SENİN
HAK SENİN
HUKUK SENİN
Eh be akılsız kardeşim
UYANSANA ŞEHİT SENİN!