2 Eylül 2016 Cuma

o estikçe ben de yazıyorum işte!

Hatırlıyorum da küçükken yaşadığı en ufak şeyi bile yazmak için cebinden defter ayırmayan bir arkadaşım vardı; küçüktük, sormak gelmemişti aklıma. Bedenim senelere karşı direnmeyi bırakmışken beynim hala çocuk kalmış olacak ki geçenlerde geldi aklıma. Ne yaptım ettim ulaştım, sordum:
-Ya senin şu defter vardı ya, hani ufak olan yaa, hiç ayırmadığın cebinden? 
     Haahh işte o ya. Sahi ne içindi o?
-Unutmamak için. 
Bi' kıkırdamadım değil, içimden kıkırdadım tabi manyaklar; sen kaç yıl arama etme, bi' de arayıp kıkırda el alemin yüzüne...
-Ya atma Recep -temsili bir Receptir bu Recep anacım; kiminin abisi, kiminin eşi, kim bilir belki de kiminin çocuğu olup fırlar yazılardan, fesatlanmayın- neyi unutmak istemediğinden?
-Ne bileyim işte ya, bi şey olur, o an önemsiz gelir ama aslında çok önemlidir falan ya işte. Öyle şeyler yani...
Cümleyi anlamam için 7 kere tekrar etmesi ve yaklaşık 470 saniye gerekti ama anladım. Dedim ya bedenim yıllarla bir olurken beynim hep devretmiş taaa en başına. Ben küçücük bir çocuğun beyniydim böylesine bir cümlede, annesinin cebindeki 10 liradan haberi olmayan ama 30 liralık maket uçağı istediği için kendini yerlere atan bir çocuktum. Bunu anladığımda büyümeye karar verdim. 
Verdim vermesine de nasıl büyünürdü bilmiyordum, bilsem büyürdüm çünkü ben biliyorum...
Açtım 3 sene boyunca benimle tuvalete dahi gelmiş, deprem tatbikatları dahil hiçbir şekilde ve panik anında yanımdan ayrılmamış olan telefonumu, girdim "yüce" internete! Dedim "Aç uleynn bana, yetişkin olduğumuzu nasıl anlarızz tarzı bi ton zırvalık!". Açtı tabi, o zamanlan köle olan taraf ben değildim. Başladım ilk sıradaki linkten okumaya:

Yetişkinlik Testi

1. Kendi evinizde mi yaşıyorsunuz?
-Ay yok anacım, kiradayım ben.
2. Bireysel geliriniz var mı?
-Yiaağ işte iddia falan derken üç beş kazanırım bi' şeyler ama?
3. Bulaşıklarınızı, çamaşırlarınızı siz mi yıkıyorsunuz?
-Makine var evelallah, çatır çutur yıkar, affetmez!
4. Ehliyetiniz var mı?
-Araba var mı ondan haber et?
5.Teknolojiyle aranız nasıl?
-Eh işte işaret barnaaamla kullanmıyorum telefonu, daha n'apıyım ayol
"Oh be!" dedim kendi kendime, yetişkinlik kolay işmiş aslında... derken Allah bi dürtüverdi: Son soru.
6. Eski eşyalarınıza bakıp, anılar aleminde kayboluyor musunuz?
-Yo, hayır. nasıl yani ya, bi dakka kardeşim, kaybolmam mı gerekiyor, e peki illa eski eşya mı, evi daha geçen ay yeniledik yahu, onlara falan baksam, ee olmaz mı diyosun sen şimdi? AY N'APICAM BEN?!
Ben ki ömrü hayatımda kaç kere fatura yatırdım, kendi kıyafetlerimi kendim aldım, ütü yaptım, temizlik yaptım, bayram temizliği yaptım dip köşe demeden, ya ben ki para havale ettim ulen! Sana mı sorcam yetişkinliğimi? "Hiç eski eşyalara bakıyon mu"ymuş, pislik miyim len ben sizin gibi pis mikroplar, istif mi yapcam bi de? Eskimiş atmışım işte anacım, ay bana bi şeyler oluyor Hüsnü! Bak bak gözlere bak, nasıl açıldı Hüsnü deyince, naş anacım naş size ekmek çıkar mı bu kapıdan? Hüsnü dediysek söylemesi zevkli diye... Sinirlendim durun, hava alıp gelicem!
Geldim, Ay aman dur kaçma manyak, sakinleştim de geldim, pammuk gibiyim pammmuk! Hemen döndü bak saf... Tamam tamam dur, gülmüyorum. 
"Bi' balkona çıktı geldi, havalara girdi, delirdi bu manyak" demen bi' bacım ya, bi' dur allasen, bi' sakin... Bomba gibi haberlerle geldim geriye. Hazırsanız açıklıyorum bombayı:
Ey ben her müzik dinlediğimde duvarın canı acımaz mı düşünmeden yımrıhlayan yan komşu teyze,
Ey ben balkona her çarşaf astığımda "O çarşafı çabuk topla, balkonuma değmesin!" diye çemkiren alt komşu abla, 
Ey evdeki 5 kuruşları toplayıp ekmek aldığım için gözleriyle söven bakkal amca,
Ey beni her görüşünde "Bunu ben mi doğurdum yeaa?" diyerek severken yeren annecim,
Ey benim büyüdüğümü hiçbir zaman kabullenmeyeceklerini kabullendiğim herkes,
Ben büyüdüm, yetişkin oldum anacım ben ay daha n'olsun?

Durun bi' pisler bakmayın öyle tren izler gibi, anlatıcam;

Efenim şimdi bu hanım ablanız göbeeyle beraber balkona çıktı ya az evvel -siz manyaklar kafayı yedirmeyin diye hava almaya çıktıydım ya hani ya- işte tam o anda balkon korkuluklarına dayadım bacaklarımı, göbeğimi de demirlerin üstüne koymuşum böyle ortam felaket... Sonra kapattım gözlerimi, oluru yok atıcam kendimi buralardan! derken rüzgar değdi tenime. Saçım enseme değse huylanan ben açılamadım o an. Göz kapaklarım kapalıyken açıldı gözüm, ilkokuldayken okuldan kaçıp, bakkal amcadan aldığımız 50 kuruşluk jelibonlarla yaptığımız piknikte açıldı. Ay üç kulfu bi elham okumaya kalmadan göz kapaklarım da açılıverdi neyse ki. Afalladım tabi, ben de insanım pisleşmeyin. "Noldu yav, ne bu terane?" derken bir daha esti rüzgar, deniz kenarında yaşamamı fırsat bilerek. Gülümsedim, gülümsedim çünkü göz kapaklarım açıkken de rüzgarın peşine takılıp çocukluğuma gittim; rüzgar gitti ben bittim... 

Eski bi' eşyam yok, büyüyemedim diye hayıflanırken kendimi eskittim; rüzgara bindim, gençleştim ve rüzgar gitti bense bittim...













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder